Yeah...
Evet
Oh, oh (oh, oh)
Oh, oh (oh, oh)
Woah (woah...)
Voah voah
Woah, woah
Vay vay, vay
You good, T-Minus?
İyisin, T-Minus?
Oh
Oh
You can meet me at the London (London)
Londrada buluşabiliriz
If you find time, we can run one (run one)
Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
Talk about some things, we can undo (undo)
Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
You just send the pin, I can find you (you)
Sadece bi işaret gönder, seni bulabilirim
6'1" on the money, 9'2" (9'2")
6'1 ", parayla 9'2"
You just say the word and I'll run through
Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
Two texts, no reply, that's when I knew
İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
I knew, I knew, yeah I knew
Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
Yeah
Evet
Circumnavigate the globe, as the cash grows (grow)
Nakit büyüdükçe, dünyayı dolaş
Get a nigga whacked, like you get the grass mowed (mowed)
Çimenleri biçmek gibi bir zencinin sarhoş olmasını sağla (Mowed)
I'm talkin' slick, run ‘em with the big slime, nigga (slime)
Ben kaygan konuşuyorum, Büyük Balçıkla koşuyorum, zenci (Balçık)
Could hit your bitch, you could never hit mine, nigga (mine)
Kaltağına vurabilirsin, benimkini asla vuramazsın, zenci (Mine)
In my DM, they electric slide, nigga (huh, slide)
DM'mde elektrikli slayt, zenci (Huh, slayt)
No catfishing, this is not a fish fry, nigga
Catfishing yok, bu bir balık kızartma değil, zenci
Never switch sides on my dog
Köpeğime asla taraf değiştirmeyin
Catch a contact, hit your right, go to Mars
Bir bağlantı yakala, sağa vur, Mars'a git
Everybody singing
herkes söylüyor
How you come up out your face and say I ain't the artist
Yüzünden nasıl çıkıp şimdiye kadar duyduğun en ateşli
Nigga, you done never heard
zenci olmadığımı söylersin
I left a flock of rappers dead and burned
Bir sürü rapçi öldü ve gömdüm
A verse from me is like eleven birds
Benden bir ayet onbir kuş gibi
I did the math it's like 2000 dollars every word
Matematik yaptım, her kelime 2000 dolar gibi
I'm on the verge, I'll beat the charge
Sınırdayım, sorumluluğu yeneceğim
I killed some niggas and I walked away from it
Zencileri öldürdüm ve ondan uzaklaştım
Then I observe, just how you curve
Öyleyse gözlemledim, sadece nasıl kıvrılacağını
And told them niggas that they gotta wait for it
Onlara zencilere bunu beklemeleri gerektiğini söyledi
I know, I know you in hot demand
Biliyorum, seni çok talep ediyor
I'm balling on a pussy nigga like Jauwanna Mann
Juwanna Mann gibi bir kedi zenci bekliyorum
I'm drowning out inside the pussy like I never swam
Hiç yüzmedim gibi tüm kedi boğuluyorum
'Ey fuck your IG, I put somethin' on your sonogram
Ayy, IG'ini siktir et, sonogramına bir şey koydum
I'm the man (ayy, ayy)
Ben erkeğim, ayy, ayy
You can meet me at the London (London)
Londrada buluşabiliriz
If you find time, we can run one (run one)
Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
Talk about some things, we can undo (undo)
Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
You just send the pin, I can find you
Sadece pimi gönder, seni bulabilirim
6'1" on the money, 9'2" (9'2")
6'1 ", parayla 9'2"
You just say the word and I'll run through
Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
Two texts, no reply, that's when I knew
İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
I knew, I knew, yeah I knew
Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
Pimp talk, church talk, I can make a brick walk
Pe*evenk konuşması, kilise konuşması, Bir tuğla yürüyüşü yapabilirim
Up north, down south, Bankhead the ritual (ayy)
Kuzeyde, güneyde, Bankhead'den Rachel Walk'a (Aye)
Hit it with a little water, stretch it like a vocal chord
Biraz su ile vur, Bir vokal akoru gibi uzat
STD, I run my ward, fuck a fed and his daughter
STD, koğuşumu yönetiyorum, Bir beslenen ve kızını becer
I'ma run the compound, ye I supply the sugar raisin bread (woah)
Ben bileşiği çalıştırıyorum, ve şeker veriyorum
I got a main and she gon' ride (uh)
Bir anadam var ve o sürecek (Uhh)
She took a quarter and she fled (uh)
Bir çeyrek aldı ve kaçtı (Uhh)
I'm in that mouth now, she gone ride (yeah)
Şimdi ağzındayım, bu yüzden o sürecek (Evet)
I see the pain in shortie's light brown eyes (oh)
Shawty'nin açık kahverengi gözlerindeki acıyı görüyorum (Ooh)
I'm at The London with some big thighs
Londra'da bazı büyük kalçalarla
No fries, cheesesteaks with the fish eyes
Patates kızartması yok, balık tarafıyla biftek yiyor
Did your mama tell you when there's a fire, drop, stop and roll? (aww yeah)
Annen, ateş, durma, düşme ve yuvarlanma gibi bir şey olduğunda sana söylemedi mi (Tamam evet)
I've been on the road like a pair of sprinters at Stop and Go's (yeah)
Stop and Go'daki (Evet) bir çift Sprinters gibi yoldaydım
I could charge them like a Dodge, I'm a Demon
Onları bir şeytandaki Dodge gibi suçlayabilirim
Got your broad in the garage eatin' semen (whoo)
Geneti garajda meni yiyen var
Every time a nigga go back to the ward
Bir zenci, koğuşa her döndüğünde
Niggas act like they wanna start
Zenciler başlıyormuş gibi davranıyor
And we leave them on the cement (graw, graw)
Ve onları çimentoda bırakıyoruz (Graw, graw!)
You can meet me at the London (London)
Londrada buluşabiliriz
If you find time, we can run one (run one)
Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
Talk about some things, we can undo (undo)
Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
You just send the pin, I can find you (find, find, find)
You just send the pin, I can find you (find, find, find)
6'1" on the money, 9'2" (9'2")
6'1 ", parayla 9'2"
You just say the word and I'll run through
Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
Two texts, no reply, that's when I knew (I knew)
İki metin, cevap yok, o zaman biliyordum
I knew, I knew, yeah I knew
Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
Aight, crushed down we get money
Ezildim, para kazandık (Evet)
44 times when you won't play (yeah, side)
44 kez oynamayacağın zaman (Evet, taraf)
44 side
44 side
89 fly, I might (fly)
89 uçabilirim (Uçurum)
I might, see you one time
Belki bir kez görüşürüz, nereye gittiğini
Woah, woah
Vay vay, vay
Four knows say I
Düşman diyelim, ben